Aşağıda hem videolu anlatımı hem de resimli anlatımı var. İstediğinizden tarifi alabilirsiniz.
Domatesleri rendeleyin. Kuru soğanı incecik doğrayın. Pirinçleri yıkayıp süzün. Maydanozun ve dereotunun dallarını ayıklayıp, yaprak kısımlarını incecik kıyın.
Bir tencereye yağı koyun. Isınınca kuru soğanı ekleyin. 1-2 dakika kavurun. Rengi şeffaflaşınca domates rendesini katın. 5-6 dakika kadar pişirin. Pirinci ekleyin. Karıştırın. Suyu, tuzu ve biberi katın.
Kaynamaya başlayınca ocağı kısıp, pirinçler yumuşayıncaya kadar yaklaşık 20-25 dakika pişirin. Maydanozu ve dereotunu ekleyin. Ocağı kapatın. Servis edin. Afiyet olsun.
NOT: Güzel ve doyurucu bir çorba olduğu için tarifini vereyim dedim. Özellikle domatesin hem tadının hem de renginin çok güzel olduğu yaz aylarında bol domatesle , hiç salça kullanmadan yapabileceğiniz hafif bir çorba.
Bazı yörelerde dereotu da katılıyor. o yüzden sizin damak zevkinize kalmış. İster maydanoz, ister dereotu isterseniz ikisini de aynı anda katın. Nefis bir çorba oluyor.
Epeydir market raflarından hazır bir şeyler paylaşmadığımı hatırladım. Geçen gün Markete gidince yine keyifle o güzelim rafları gezerken dayanamayıp aldığım Dr. Oetker'ın Çikolata Parçacıklı Muffin tarifini denemek istedim. İçinde çok güzel ve değişik renk ve desende 15 adet muffin kabı var. Bir de un karışım paketi ile çikolata parçacıkları dolu bir paket var. Biz, 1 yumurta, 1 çay bardağı sıvı yağ ve 1 çay bardağı su ekliyoruz. İşte bu kadar. Ben tam dolu yemek kaşığı doldurduğum için 15 adet muffin olmadı, 13 adet çıktı. Mutlaka beğeneceksiniz. İşte tarifi.
Şu aralar Mersin'de yazlıktayım. Biliyorsunuz Mersin'in sıcağı meşhurdur. Haziranda başlar Ekim'e kadar bunaltıcı sıcaklıkta ve nemli bir hava adeta şehri kavurur. Seneler evvel memuriyetim nedeniyle 7 sene gibi uzun bir süre kaldığım Mersin'de en azından hafta sonları biraz rahatlayabilmek için yazlık almıştık. Havaların hala serin olduğu Mayıs ayında İstanbul'un boğucu kalabalığından kaçıp 20-30 günlüğüne huzura gelmek için harika bir dinlenme yeri oldu. Şu anda balkonum da bilgisayarım ve çayım ile keyifle bu yazıyı yazıyorum. Mutfakta inşallah yarın tarifini vereceğim Peynirli Açma tepsi mayasının gelmesini bekliyor. Ben de bu arada geçen gün yaptığım Karadut Reçelinin tarifini paylaşayım istedim. Yazlığımızın hemen arka sokağında harika bir pazar kuruluyor. Geçen gittiğimizde karadutları görünce dayanamadım aldım. Harika 1 kavanoz reçel oldu. Hele rengi o kadar güzel ki. Mutlaka deneyin dostlarım. Eminim çok hoşunuza gidecek.
Bu kurabiyenin adını Anne Kurabiyesi koydum. Küçükken annemin yaptığı kurabiyelere benziyor. İlk defa yediğimde aklımdan geçen bu olmuştu. Kışın gittiğim Bursa Kervansaray Thermal Hotel 'de birbirinden değerli ve becerikli hem de bol ödüllü şeflerinin yaptığı yüzlerce tatlı tuzlu pasta ve böreklerden sadece birisiydi. Maalesef balık hafızama güvenerek adını not almadığım için unuttuğum şefimle şahsen tanışıp, bu güzel tarif için teşekkür etmiştim. Buradan tekrar teşekkür ediyorum. Hem de ismini unuttuğum için özür diliyorum. İşte tarifi;
